ASKERİ STRATEJİ, ETKİ ALANIMIZ ve STEAK HOUSE

Strateji nedir, sorusu sürekli tartışılır, ama sivil stratejinin kaptan köşkünde askeri strateji olduğu pek dile getirilmez. Aslında dünya ülkelerinin neredeyse tamamı için bu değerlendirme geçerlidir.

Pentagon'da belirlenen strateji, kesinlikle, Microsoft ve Alphabet gibi devlerin stratejilerine yön verir. Ya Türkiye?.. Türk ordusunda son yıllarda Avrasyacı eğilim hakim. NATO yanlısı subayların TSK'dan dışlanması (emeklilik, ihraç vd.) hususu Türk özel sektörünün yeni stratejilerinde önemli bir başlık olmalıdır, ama çoğu şirketimiz kısa dönemli kâr ve günü kurtarma derdindedir.

Şunu da unutmayalım: Değiştiremeyeceğimiz hususlarda enerji harcamamız çok mantıklı değildir. Siviller olarak, askeri stratejiyi takip etmek durumundayız. Yani Türkiye’nin Avrasya eğilimi konusunda biz bireylerin ve şirket yöneticilerinin tartışması çok anlamlı değildir. Bu durum şirketlerimizi nasıl etkileyecek, buna odaklanmalıyız.

Peki, Pentagon Türkiye'yi Deli Petro'nun torunu Putin'e kaptıracak mıdır? İşte, ABD-Rusya arasında Türkiye kavgası devam etmektedir. Bu kavga ne kadar sürer, bilemeyiz, ama özel sektörün basacağı zemin çok kaygan olmaya devam edecektir. S400 ve F35 tartışması boşuna değildir. Pentagon ve Kızıl Ordu kapışmaktadır, kısacası. Peki, beklerken, boş mu duracağız? Hayır, dinamik GRC sistemleri kuracağız ve bu sistemlerin etkinliğini iç denetim sistemimiz sürekli inceleyecek.

Yakın zamanda, büyük olasılıkla, Batı cephesi tarafından Türkiye’ye çeşitli yaptırımlar uygulanacaktır. Kırılgan Türk ekonomisi bu yaptırımlardan etkilenecektir. Makro etkiler konusu bizi aşar, ama çalıştığımız şirketin nasıl etkileneceği konusuna odaklanmalıyız. Pazar değişimi, kur değişimi ve enflasyon gibi konular daha fazla gündemimizde olacaktır. Düşük teknoloji ürünleriyle ve etkisiz maliyet yönetimiyle bu yeni sisteme uyum sağlayabilecek miyiz, tartışılır. Bu yeni dönemde iç denetim birimlerinin sorumluluğu artmak zorundadır. Daha etkin risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerinin yanında; dijital dönüşüm, robotik proses otomasyonu ve büyük veri gibi hususlar iç denetim sisteminin radarında olmalıdır.

En başta belirttiğim üzere, Türkiye’nin Avrasya eğilimi etki alanımızda değildir. Bu eğilimi iyi-kötü şeklinde tartışmak biz bireylere ve şirketlerimize fayda sağlamayacaktır. Bu eğilimi özümsemek ve gerekli kültürel dönüşümleri sağlamak ilk amacımız olmalıdır. Hamasi söylemler bizi çevrelemeden, etkili ve gerekli adımlar atılmalıdır. New York’ta yaşayan Mr. John Steak House’da yemeğini yerken, Anadolu’da yaşayan Ali Ağa tavada iki yumurtaya razı mı olacak? Bu işin şaka yönü, ama gelecek nesiller ve çocuklarımız adına çabalamak ve nitelikli üretmek amacımız olmalıdır.