idea worker - fikir işçisi


İNOVASYON GENÇLİĞİ NASIL YETİŞECEK

06.01.2016 12:29

Yazımız inovasyon ve iç denetim odaklı, fakat edebiyatı da ihmal etmemek gerek. Zira her disiplinin aslında edebi bir hikayesi vardır. Mesela matematikte logaritma çalışıyorsunuz. Eğer logaritmik ifadelere ve sorulara edebi yönden bakmazsanız, emin olun ki logaritmadan nefret edersiniz. Edebiyatı salt bağımsız bir alan olarak düşünmemek gerek. Hayatta hemen her şeyin edebiyatla bağı vardır. Doğumun da edebi bir yönü vardır, insanın aklına cinnet düşüren ölüm hakikatinin de...

Ülke olarak hedeflediğimiz kalkınma hamlelerini bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Muhtemelen bizim nesil de kayıp nesillerden birisi olacak ve biz kalkınma hedeflerimizi 2023 olarak değil, 2081 olarak revize edeceğiz. Zira kalkınma salt iktisat bilimiyle açıklanabilecek, mali ve hukuki alt yapıyla sağlanabilecek bir şey değildir. Kalkınma iradesinin sağlam bir ruha sahip olması gerekmektedir. İşte, kalkınmayı sağlayacak nesiller teknik ve edebi ilimlerle donanmış nesiller olacaktır. Hiç düşündünüz mü, Klasik Müziği'nin doğum yeri olan Avrupa aynı zamanda teknik hamlelerin de doğum yeri olmamış mıdır? Klasik Müzik, resim, heykelcilik, tiyatro ve diğer güzel sanatlar... Ve muazzam teknolojik hamleler...

Şair ne demişti:
"Yaşamak kuşlar gibi özgürce,
Meydan okumak devler gibi delice,
Ağlamak bebekler gibi sebepsizce,
Coşmak okyanuslar gibi heybetlice..."...

Yukardaki şiir bölümünü neden ekledim? Maalesef, liseli gençlerimizin çoğunda coşku ve heyecan göremiyorum. Ülkemizi kalkındırmak istiyoruz. Maddi sermayemiz kıt. Doğal kaynaklarımızı ya tam verimli kullanamıyoruz, ya da yetersiz. Elimizde tek sermaye kalmakta: Beşeri sermaye... İnsanımızı iyi eğitimli, inovatif, yabancı dil bilen ve teknolojiyle barışık olarak yetiştiremezsek, soruyorum herkese, Atatürk'ün de belirttiği muasır medeniyetlerin arasına nasıl gireceğiz?

İnsanları üç bölüme ayırdım hayat tecrübemin neticesinde:
1- Eller havada hoyratlar
2- Karamsar silikler
3- Çalışkan bilgeler

"Eller havada hoyratlar"dan bu ülkeye bir hayır gelmeyecek, zira hayattan tek anladıkları haz ve haz elde etmek için hemen her şey mubah.

"Karamsar silikler"den de bu ülkeye bir hayır gelmeyecek. Etrafımızda bunlardan bolca vardır. Aslında ruhsuz insanlar, ama farkında değiller. Çok sıklıkla "İcat çıkarma", "Eski köye yeni adet getirme", "Ah bir devlete kapağı atabilsem", "Alim mi olacaksın?"tarzında ifadeler kullanırlar. Her türlü yeniliğe ve farklılığa kafadan karşı çıkarlar. Kendilerince bir düzen kurmuşlardır ve bu düzenin ölene dek devamını isterler. Eğer aynı ortamda böyle insanlardan çok varsa, bence fazla samimi olmayın. Sizle konuşmaya başlasalar, biraz sonra karamsarlık sizi de sarmaya başlar. "Olmaz", "Değiştirmeyelim", "Rahat mı batıyor" diyerek ruhunuzu emerler. Bırakın, kendi küçük dünyalarında yaşamaya devam etsinler.

"Çalışkan bilgeler"... İşte, ülkemi kurtarabilecek neferler. Hayatın süreli olduğunun ve en önemli hazinenin de bu kısıtlı süre olduğunun farkındadırlar. Hayat onlar için düz bir çizgiden ibaret değildir. Hayatta çeşitli imtihanlar elbette olacaktır. Bugün düşen insan, yarın koşmaya hazır olmalıdır. Bu bilgeler için amaç üretken olmaktır. Sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye ve uygulamaya çalışırlar. Dışardan bakıldığında "deli" olarak görülebilirler. Halbuki ruhları her daim canlı, beyinleri her daim çapraz sorgucu ve kalpleri her daim hesaba hazırdır. İşte, böyle gençleri bulmak ve bu gençleri teknolojiyle, yabancı dille, iyi eğitimle bezemek gerek. Bu ülkede inovasyon gündemde olacaksa, bu gençler sayesinde olacaktır. Yazının sonuna geliyorum. En başta bu yazının iç denetimle bağı olduğunu yazmıştım. Aslında yazının tamamını okuyunca bu bağı kurmuş olduğum aşikar. Fakat çok kısa ekleyeyim: İç denetim sürekli sorgulamayı, araştırmayı, analiz etmeyi, muhakemeyi ve inovasyonu tetikleyen çağdaş bir disiplin değil midir? Vesselam.

—————

Geri