idea worker - fikir işçisi
RİSK YÖNETİMİ SİSTEMİ “RADAR” VAZİFESİ GÖRMELİDİR
02.05.2019 11:46Türk Telekom’un TV’lerde oynayan “İki Kat Hızlı İnternet” reklamı dikkatinizi çekmiştir. Reklam hakkında LinkedIn’de bir paylaşım yapmıştım. Amacım şirketi yermek değil, yanlışın düzeltilmesini sağlamaktı. Şunları yazmıştım: "Marketten geldiniz ve çantanızdan fazla ürün çıktı. Fişi incelediniz ve fişte bu ürün yok. "Aman canım, ben çantaya koymadım. Market elemanı fazladan koymuş. Oh ne güzel!" mi dersiniz, ürünü ilk fırsatta iade mi edersiniz? Velev ki hediye olsun. Eğer hediye olduğunu teyit ettirmiyorsanız, etik düşünceniz sorunludur. Alışveriş bitti ve para üstünü alıp, çıktınız. Cebinizden fazla para çıksa, indirim sevinci mi yaşarsınız, mağazayla irtibata mı geçersiniz? Türk Telekom'un eklediğim reklamı çok sorunlu! Çakal bir vatandaş reklamda mevcut. Hızın hediye olduğundan bihaber ve TT personelini kapı dışına itiyor. Karısıyla birlikte, bu çakallığa seviniyorlar. Sayın Paul Doany , etik olmayan bir hususun mizah kılıfıyla bilinçaltımıza itilmesi hiç hoş olmadı. Küçük çocuklar bu reklamdan ne alacaklar acaba, düşünmek gerekir.”. Bu paylaşım sayesinde Türk Telekom’a çok sayıda eleştiri geldi. Ki bazıları siyasi içerikli ve öfke doluydu. Ben işin siyasetinde ve öfkesinde değilim. Peki, ilgi alanıma giren husus nedir?
Öncelikle, risk yönetim sisteminin “radar” işlevi görmesi gerektiği kabulümü en başta belirteyim. Daha sonra, günümüzde şirketlerin başını ağrıtabilecek çok önemli iki konunun “kurumsal itibar” ve “itibar yönetimi” olduğumu belirtmek istiyorum. Peki, ne oldu da etik açıdan sorunlu bu reklam TV’lerde oynamaya başladı? Türkiye’nin en köklü kurumlarından biri olan Türk Telekom’un bu reklam sayesinde suçlanmasına gönlüm razı olmaz. Ama Türk Telekom’un risk yönetim sisteminin, yani kurumsal radarının, çalışmasında aksama olduğunu görüyoruz. Suçu reklam ajansına atmak yeterli değildir. Yakın zamanda Yıldız Holding’in başını ağrıtan reklamı bilmem hatırlar mısınız? Reklamın 15 Temmuz imalı olduğuna dair bayağı bir eleştiri gelmişti ve Yıldız Holding yöneticilerinin afalladığını görmüştük. Aslında çok sayıda firmanın başına benzer olaylar gelmektedir. Benzer olayları harmanlarsak, şu iki husus öne çıkmaktadır: Reklam ajansları suçlanmaktadır ve firma yöneticileri bocalamaktadır. Peki, çıkarımımız ne olmalıdır: Risk yönetim sistemleri tam olarak radar vazifesi görmediği gibi, kurumsal itibar ve itibar yönetimi hususları risk yönetimi sistemlerinin içine bütünüyle eklenmemektedir.
Neler yapabileceğimize kısaca değinelim ve risk yönetimi hakkında ayrıntılı yazıları daha sonraya bırakalım. Öncelikle, risk yönetim sistemimiz dinamik olacak. Ek olaraktan, risk yönetim sistemimiz karmaşık olmayacak. Karmaşıklık hususu ayrı bir yazıya konu olabilir. Risk yönetim sistemimiz dinamik bir şekilde kurgulanırken, iç denetim sistemimizi dışlamayacağız. Evet, risk yönetim sisteminin sahibi icradır, ama iç denetimin fikirlerinden istifade etmenin bir zararı olamaz. Son olaraktan, şirket itibarını “elde tutulan bir kuşa” benzetmek abes olmayacaktır. Şirketi kurmak yıllar sürer, ama şirket itibarını kaybetmek anlıktır. Bu hususları daha ayrıntılı blog yazılarında işlemeyi düşünüyorum.
—————