idea worker - fikir işçisi
SAÇMALAMA HAKKI ve İNOVASYON
02.05.2016 11:05Yine benzer hikaye: Denizli'de batan şirketler varmış ve X şehrinin tekstil firmaları 10 milyonlarca parayı Denizli'de batan firmalarda kaybetmişler... Ad veremiyorum, ama bildiğim şehir ve firmalar... Kurumsal yönetim yok, risk yönetimi yok, iç denetim yok... Açık hesap çalışmak cazip geliyor, sorarsanız. Fakat açık hesap çalışacakları müşterileri nasıl tespit ediyorlar, o da muamma. Bunları suçlamak için yazmıyorum, fakat ülkenin kaynakları heba oluyor ve uzun yılların emeğiyle büyütülmeye çalışılan şirketler batıyor. Üzülüyorum, zira milli servet heba oluyor.
Peki, eleştirmek mi çözüm? Hayır... Çözüm yollarını tekrar tekrar belirtmekte fayda var:
1- Şirketlerimiz kurumsal yönetim uygulamalarına sahip çıkacaklar. Kurumsallaşmak için kendi buldukları çözümler yeterli olmayabilir. Kurumsal yönetim uygulamaları için danışmanlık almaktan çekinmeyecekler.
2- Şirketlerimizde risk yönetim faaliyetleri en kısa sürede başlatılmalı.
3- Belli ölçeğe gelen şirketlerimiz en azından 1 ya da 2 tane iç denetçi istihdam etmeli. Fakat bu iç denetçiler aydın kişiler olmalı. Klasik teftiş mantığına sımsıkı sarılmış iç denetçilere şirketlerimizin ihtiyacı yok. İç denetçiler şu hususlarda şirketlerimize fikir veren insanlar olmalı: Kurumsal yönetim, risk yönetimi, iç kontrol, inovasyon, markalaşma, patent...
4- Şirketlerimizi inovasyon kurtaracaktır. İnovasyon ise hür ortamlarda yaşayabilir. Bu bağlamda, şirketlerimizde çalışan bütün personelin "saçmalama hakkı" muhakkak olmalı. Evet, her personele mesela 10 tane boş kağıt vermeliyiz ve bu kağıtlara, çok saçma olsa bile, akıllarına gelen önerileri yazmalarını istemeliyiz. Düşünün, 100 tane çalışanınız var. Tek seferde 1000 tane, saçma veya değil, öneri elde etmiş olacağız. Hadi, bu 1000 önerinin sadece %1'i mantıklı olsun ve inovasyona katkısı olsun... Değmez mi? Küçük bir öneriden çok kıymetli bir inovasyon doğabileceğini unutmayalım. Evet, "saçmalama hakkı" ilk bakışta çok mantıklı bir kavram olarak gelmeyebilir, ama hür irade ve düşünce yoksa inovasyon da yoktur. Mesela Kuzey Kore ve ABD karşılaştırması yapalım. En katı kuralların uygulandığı Kuzey Kore'den çıkmış kaç tane inovatif icat, uygulama veya süreç var? Ama ABD'nin inovatif insanlarını ve şirketlerini yazmaya vaktimiz yetmez.
5- Şirketlerimiz finans süreçlerini çok iyi yönetmek durumundalar. Daha önce bu blog'ta finans süreçlerine değinmeye çok fırsatım olmadı. Ama öz sermaye sıkıntısı çeken bir ülkeyiz ve şirketlerimiz mecburen dış kaynak kullanmak zorundalar. Bankalar, kamu teşvikleri, uluslararası krediler, Factoring şirketleri, halka arz, vadeli işlem ve opsiyon piyasaları gibi çok sayıda dış kaynak mecrası var. Eğer şirketlerimizin çok iyi finans yöneticileri yoksa, finans süreçlerini etkili olarak yönetemeyebilirler. Zira finans dünyası çok karışık işlemler ve süreçler içermekte. Naçizane fikrimce, şu hususlar faydalı olabilir: Finans yöneticilerimizin en az 10 yıl bankacılık geçmişi olması ve bu geçmişin önemli bir bölümünün de ticari/kurumsal bankacılık süreçlerinde geçmiş olması... Ve iç denetçilerimizin de banka iç kontrol ya da teftiş kökenli olması... Zira banka deneyimi artı bir puandır.
—————