idea worker - fikir işçisi


ŞİRKETLERİN EN DEĞERLİ İKİ VARLIĞI SİGORTALANAMAMAKTADIR!

18.05.2016 11:17

Şirket sahiplerine ve yöneticilerine sormak istiyorum. En değerli iki varlığınız sizce nedir? Çeşitli sepetler oluşturulabilir, ama benim oluşturduğum sepet şu: "Kurumsal İtibar" ve "İnsan Kaynakları"... Kurumsal itibar aslında çatı bir varlık olarak da düşünülebilir. Marka ve patentleriniz de bu çatı varlığın himayesi altındadır aslında. Yani kurumsal itibarınız varsa ve korunuyorsa, marka ve patentleriniz bir anlam ifade edecektir. Malum, şirketlerin birçok varlığı sigortalanabilir ve risk belli oranda dağıtılmış olabilir. Peki, ya sigortayla koruyamayacağınız varlıklar?...

Yıllarca çabaladınız, güzel tesisler kurdunuz, tedarikçi rolünden sıyrılmak istediniz ve marka/patent hususlarına kafa yordunuz. Tanınan, sevilen ve beğenilen markanız ya da markalarınız oluştu. Peki, kurumsal itibarınız (ve markalarınız) bir anda yerle bir olamaz mı? Tarihten bir örnek vermek istiyorum. Büyük hayalperest Enver Paşa Türkistan'ın bağımsızlığı için Orta Asya'ya geçtiğinde ve Türki toplumları örgütlemeye çalıştığında, Ruslar çakalca bir söylenti yayarlar: Tüfeklerde (bakımda) kullanılan bazı aksamların domuz yağı içerdiği ve domuzdan elde edilen her ürünün mutlak haram olduğu... Ve bu çakalca söylentinin yayılması neticesinde, birçok Türkistanlı tüfek kullanmayı reddeder ve Enver Paşa'nın malum bozgunları ile Türkistan'ın Ruslar tarafından işgalinin pekişmesi... Konumuza dönersek, kurumsal itibarınızın bir anda sarsılmayacağını nasıl garanti edersiniz? Sosyal medyada yayılan bir haber, fısıltı gazetesi veya başka bir sebeple, kurumsal itibarınız bir anda çatır çatır yıkılabilir! Peki, BDDK'ın yaptığı gibi yasayla mı korunmalı kurumsal itibarınız? Bankacılık Kanunu'nu ve bağlı eklerini okuyanların bildiği üzere, bankaların itibarı koruma altındadır ve aksi davranışların neticesinde, yasal yaptırımlar mevcuttur. Peki, yasalarımız ülke dışında ne kadar etkili? Bir örnekle gidelim. İhracatla yol alan firmasınız ve ağırlıklı olaraktan Arap ülkelerine ihracat yapıyorsunuz. Libya medyasında bir haber çıktı ve ürünlerinizin ambalajlarının İsrail'den alındığı ve İsrailli firmanın da diğer bir şirketinin İsrail ordusu için silah ürettiği... Ve bu haber Arap ülkelerinde hızla yayıldı ve ürünlerinize boykot uygulanmaya başladı... Yalan bir haber olsa bile, emin misiniz durumu düzeltebileceğinize? Evet, ihracat ağırlıklı bir firmaydınız ve bir anda ihracatınız kesildi. Yeni pazarlar bulmak ve ciro düşüklüğünü telafi etmek ne kadar mümkün? Ve kurumsal itibarınızı yerle bir edebilecek başka bir örnek: Rakiplerinize fark atmak için geliştirdiğiniz yeni ürüne ait bilgiler bir çalışanınız tarafından internete sızdırıldı... İşte, kurumsal itibarınız ve stratejileriniz bir anda yerle bir oldu. Başka bir örnek verelim mi? Patent ve ürün bilgilerinizi içeren bilgisayarlar yanarak kül oldu. Yedekleme yapılmamış! Gördüğünüz üzere, bilgi güvenliği ve iş sürekliliği gibi hususlar da kurumsal itibarınızı yerle bir edebilir. Peki, kurumsal itibarımızı nasıl koruyacağız? Cevabı çok kolay olan bir husus değil. Ve hatta çok karmaşık bir denklem. Kurumsal itibar hususunun muhakkak risk yönetim stratejisine dahil edilmesi ve sürekli bu hususta tartışılması gerekli. İcra (performans motoru) ve  iç denetim birlikte "kurumsal itibarın nasıl korunacağı" hususuna kafa yormalı. Zira son derece çetrefilli bir konu.

Gelelim, ikinci en önemli varlığımıza: İnsan Kaynakları... Bu hususta mutabık mıyız? Mutabık değilsek ve zihniyet "Ya bir personel gelir, diğer gider ve bizim şirket tıkır tıkır işler." ise, diyecek sözüm yok. Ama mutabıksak, nitelikli personeli bünyemizde tutmak için ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapmalıyız ve ne yapacağız soruları üzerinde uzun uzadıya tartışmak gerek. Adil ücret sistemi, adil performans sistemi ve adil terfi sistemi kurabildik mi, çok ince ayrıntılara kadar düşünmeliyiz.

Velhasıl, şirketimizin en değerli iki varlığını sigortalayamayacağımızı ve riskin her an her yerde olabileceğini unutmayalım.

—————

Geri